Yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara göre hareketlerimizle söylediklerimizin tutarlılığı arasında sıkı bir ilişki olduğu yönünde. Yalan insanda psişik bir gerginliğe sebep olur. Çünkü insan beyni mantık üzerine çalışmaktadır. Dolayısıyla söylenilen şey ile gerçekte var olan şey arasında uyumsuzluk olduğunda, beyin otomatik olarak uyumsuzluk sinyalleri göndermeye başlar ve söylenilen şey ile beyinden verilen sinyaller arasında farklılıklar oluşur. Bundan dolayı kişi ruhsal bir gerginlik içine girer. Ruhsal gerginlik direk olarak kişinin bedenine yansır ve kişinin yalan söylediği konusunda karşı tarafa ipucu verir. Eğer iyi bir gözlemciyseniz karşı tarafın gerginlik içine girdiğini hemen anlayabilirsiniz. Ne var ki iyi gözlemlemek, bir kişinin yalan söylediğinin kesin kanıtı olamaz. Bu konuda hala araştırmalar devam etse de hiç kimse kişinin kesin yalan söylediğinin kanıtı olacak beden hareketlerini henüz bulamamıştır.
Vücudumuzda yalan söyleme anımızda birçok değişik olay meydana gelir. Sindirim sistemimiz, kas sistemimiz göz bebeklerimiz ve reflekslerimiz bizi ele verebilme ihtimali yüksek yerlerimizdir. Yalan söyleyen insanlar, genellikle çok hareketli olurlar. Birçok deneye göre yalan sonrasında bireyin ortamı terk etme isteğinde bulunduğu gözlemlenmiştir. Kişi bahaneler üreterek ortamdan uzaklaşmaya çalışır. Günlük konuşmalarımızda, bedenimiz, özellikle en hareketli yerlerimiz olan ellerimiz ve ayaklarımız, konuşmamızla doğal bir ritm halindedir. Ancak, yalan devreye girdiğinde elimizi kolumuzu nereye koyacağımızı şaşırırız. İki seçenekten birisini gözlemlemek mümkündür, ya eller saklanmaya çalışır ya da sürekli aynı hareketleri tekrarlayıp durur. En bilindik göstergelerden bir tanesi de, masallara bile konu olan burnumuzdur. Pinokyo gibi burnumuz uzamasa da kan akışındaki hareketlilik yüzünden meydana gelen kaşıntılar, karıncalanmalar sonucunda istemsiz olarak burnumuza dokunma ihtiyacı hissedebiliriz. Hatta Clinton’un yasak ilişki yaşadığını yalanladığı konuşmasında, elini burnuna götürmesi birçok kişi tarafından yalan söylediğinin bir göstergesi olarak algılandı.
Gözler her şeyin aynası denir. Yalan tespitinde de gözlerin hareketi birçok kişiye göre en önemli çıkış noktasıdır. Gözbebeklerindeki ani küçülmeler ya da başka yerlere gözlerini kaçırma kişinin yalan söylediğini belli etmemek için refleks olarak gözlerini kaçırması olarak yorumlanır. Tekrar söylemekte fayda var, bu belirtiler çoğu zaman doğru olsa bile, bunları gerçekleştiren insanların kesinlikle yalan söylediği anlamına gelmez. İnsan vücudu bilim dünyasında hala büyük bir bilinmezin içindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.